Tek Tanrı. Giriş

Tanrı’nın Sözü

Tekrar ilk yaratılış sahnesine dönelim.  Tanrı, “Işık olsun” diye buyurdu ve ışık oldu. (Tevrat Yaratılış 1:3) Işığın nasıl meydana geldiğine dikkatli bakalım. Tanrı’nın Öz’ünden bir ses çıkıyor. ‘ışık olsun’ diyen söz çıkınca ışık oluverdi. Arapça olarak “ كُنْ فَيَكُونُ  “Kün feyekün ol der ve olur. Rab Tanrı yalnız ışığı değil tüm evreni bu Sözü ile yarattı. O zaman bir soru aklımıza geliyor. Bu biraz garip gelebilir. Ama çok önemli bir sorudur. Öz’ünden ‘ışık olsun’ diye bir söz çıkmadan önce bu Söz neredeydi? Tanrı’nın içinde miydi yoksa dışında mıydı? Neticede Tanrı insan değil. İnsanın söylediği söz havada uçar gider. Ama Tanrı’nın Sözü yoktan var eden yaratılış gücüne sahiptir.  Ama ne kadar güçlü Söz olsa da çıkmadan önce Öz’ün içinde olmalıdır. O zaman Öz’ün içinde söz olduğuna göre Öz ikiye bölünmüş diyebilir miyiz?

Kutsal Kitap Tanrı’nın tek olduğundan bahsetmektedir. Öyle ise bu nasıl olur? Bu Öz ve Söz ile ilgili gizemi Kutsal Kitap net bir şekilde açıklıyor. Başlangıçta Söz vardı. Söz Tanrı’yla birlikteydi ve Söz Tanrı’ydı. Başlangıçta O, Tanrı’yla birlikteydi. Her şey O’nun aracılığıyla var oldu, var olan hiçbir şey O’nsuz olmadı. (İncil Yuhanna 1:1-3) Bu ayete göre baktığımızda başlangıçta kimsenin tarafından yaratılmayan Tanrı’nın Öz’ünü taşıyan Söz’ün var olduğunu ve Öz ile birlikte olduğunu ve Öz ile birlikte tüm yaratılışta ortak olduğunu ve Söz’ün Tanrı olduğunu söylemektedir. Bu şekilde hem Öz’ün ve hem de Söz’ün Tanrı olduğunu ikisinin Tek olduğu Kutsal Kitap açıklamaktadır. Gerçekten Tanrı bizim düşündüğümüzden çok farklı bir Tanrı’dır.

Tanrı’nın nasıl evreni yarattığına baktığımızda tekli tek Tanrı olarak açıklamak çok zor çünkü Tanrı’nın Ruh’u ve Söz’ü hem birlikte hem de ayrı çalışmakta olduğu içindir.

Tekrar asıl soruya dönelim. Var olan Tanrı Kimdir?

Bizim düşüncelerimizle hayal ettiğimiz Tanrı değil. Gerçekten var olan Tanrı nasıl biridir? O’nun bize gösterdiği şeylerin dışında kendi düşüncelerine göre O’nu tanımlamak ve inanmak çok tehlikeli ve yersizdir. O bize Kutsal Kitap’ta ne gösterdiyse o şekilde iman edelim. Kutsal Kitap Tanrı’nın tek olduğunu söylediğine göre tek Tanrı olduğuna şüphesiz inanalım. Ama O’nunla aynı Öz’e sahip başka varlıkların olduğunu unutmamak lazım. Tevrat Yaratılış 1:26’te Tanrı, “Kendi suretimizde, kendimize benzer insan yaratalım” dedi”.  Şimdi Kutsal Kitapta defalarca bahsettiği ‘Elohim’ kelimesinin gizemi çözüldü. Öz, Söz ve Kutsal Ruh bunlar bölünmez birdir ama ayrı kişilikleri vardır. Yaratılış ve diğer birçok yerde bu yüksek konsey birbiriyle konuşarak birlik içinde hareket ettiğini anlıyoruz. Bu nasıl olur. Hem bir hem üç. Aslında bunu anlamak hiç zor değildir.

Üçlü tek Tanrı’yı kolay anlamamıza yardımcı olabilecek benzetmeler

Güneş, Işık ve Isı Benzetmesi

Tanrı’nın gizemini daha net kavrayabilmemize yardımcı olarak güneş benzetmesini açıklamak istiyorum. Yine bir soru; güneşin sıcak olduğunu biz nasıl anlıyoruz? Güneş 6000 derece kadar sıcak olsa da aramızda 150,000,000km mesafe var. Nasıl sıcaklığı hissedebiliyoruz? Ama ne kadar uzak olsa da ışık ve ısı sayesinde güneşin sıcak olduğunu hissedebiliriz. Güneşten çıkan çeşitli dalga boyutuna sahip ışıklar 150,000,000km mesafeyi geçip cildimize çarpar ve ısıyı hissederiz. Isıyı bizim vücudumuzdaki sinir sistemi algılar ve güneşin sıcak olduğunu anlarız. Bunun gibi biz Tanrı’nın kim olduğunu nasıl bir varlık olduğunu nasıl anlayabiliriz?

Tanrı’nın Öz varlığından çıkan Söz sayesinde biz O’nun kim olduğunu anlayabiliriz. Tanrı’nın Sözü bizim yaşadığımız dünyayı başlangıçtan beri etkilediği gibi 21. yüzyılda da hala etkilemekte ve Kutsal Ruh ise O’nun varlığını hissedebilmemiz ve anlamamız için her zaman yardımcı olmaktadır. Güneş, ışık ve ısı ne kadar ayrı görünsede bunları tek bir güneş içine dâhil olduğunu kabul edebiliriz. Tanrı’nın Özü, Sözü ve Ruhu ne kadar ayrı görünse de Tek Tanrı olarak tanımlamayı bileceğiz.

Karınca Benzetmesi

Bir karıncanın ikinci boyutta yaşadığını varsayalım. Sadece eni ve boyu algılayabilir ve yüksekliğini algılayamadığını düşünelim. Birinin karıncanın dolaştığı masanın üzerine üç parmağını koyduğunu düşünün. Karınca dolaşır parmakların etrafına duyargası ile dokunur. Sonra yüzde yüz emin olup der ki burada 3 ayrı nokta var der. Ama üçüncü boyutta yaşayan bizler ise tek el ve üç parmak olduğunu söyleriz. Bu konuyu karıncanın anlaması hiç kolay olmayabilir. Çünkü karınca üç ayrı parmağın olduğuna emindir. Bir de bu yanlış iddia da değil. Ama daha üstün boyutta Tek el vardır. Bunun gibi üçlü tek Tanrı’yı bu şekilde açıklayabiliriz.

Yaşadığımız üçüncü boyuta Öz, Söz ve Ruh olarak tam ayrı bir kişilik olarak görünse de bizim erişebileceğimizden daha üstün boyutta tek Tanrı olabileceğini anlayabiliriz. 20. yüzyılın en tanımmış bilim adamı Einstein bizim yaşadığımız dünyanın 3’ten daha fazla boyutların olabileceğini söyledi. Hatta 21. yüzyılın modern bilimadamları evrenin gizemini çözmeye çalışırken 11 boyuttan bahsetmektedir. Dolayısı ile bizim erişemeyeceğimiz boyutta olan Tanrı’nın tekliğinin olabileceği düşüncesi kesinlikle mantık dış değildir.

Üçlü tek Tanrı bir insanın icadı değildir. Bizim fikrimize göre değil Tanrı’nın Kutsal Kitap’ta gösterdiğini anlamaya çalışırken çıkan bir olgudur. Aklımızla anlamak güç olsa da Tanrı’nın bize gösterdiği gibi var olan Tanrı’ya inanmalıyız.

Çünkü sular denizi nasıl dolduruyorsa, Dünya da Rab’bin yüceliğinin bilgisiyle dolacak. (Eski Antlaşma Habakkuk 2:14)