Katolik ve Ortodoks dininin içinde İsa’nın öğretişiyle alakası olmayan düzen ve yapılan yanlış olaylar
Hristiyanlık 300 yıl boyunca devam eden korkunç zulümün altındayken bile özünü kaybetmeden dimdik durdu. Fakat 4. yüzyıl birden bire Roma İmparatorluğu’nun dini olunca İsa’nın öğretişiyle hiç alakası olmayan birçok düzen ve sistem Hristiyanlığın içine girmeye başladı. Bu konu ile ilgili birçok başlıklı yazılar olabilir ama altı konu üzerinde kısaca değinmek istiyorum.
Putperestlik
İsa, dua ederken öğrencilerine yalnız Baba Tanrı’ya dua etmeleri gerektiğini söyledi. Ama 5. yüzyıldaki din adamları ise kilisenin üyelerinin çoğalması ve böylece Roma İmparatorluğu’nun daha da güçlenmesi için çok kurnaz bir yönteme başvurdu. Uzun zamandır ana tanrıça gibi putların önünde eğilmeye alışık olan insanlara Göksel Baba yerine Meryem ananın heykeli önünde dua etmeleri gerektiğini söylediler. Böylece daha önce tapındıkları ana tanrıçanın heykelini Meryem olarak değiştirip daha çok kişileri kendi dinine çekmeye çalışıyorlardı. Hatta kendilerinin yaptıklarını doğrulamak için yalnız Mesih’in dünyaya gelmesi için Tanrı’nın seçtiği kulu olan Meryem’e M.S. 431 yılında ana tanrıçasına tapınanların en yoğun olduğu Efes’te din adamlarını toplayıp Meryem’e ‘Theotokos’ yani ‘Tanrı’yı doğuran’ adını verdiler. Kendilerinin dinine dönen insanların sayısını çoğaltmak için imanlıları Tanrı’yla direk görüşebilme ayrıcalığından yoksun bıraktılar. Hatta buna engel oldular. Yalnız bununla kalmayıp birçok azizin eşya ve kemiklerini putlaştırdılar.
Kutsal Kitap
Birde bile bile normal insanların üzerine dinsel otorite kurmak için halkı bilgisiz bıraktılar. Tıpkı Roma İmparatoru’nun halkın üzerinde otoriteyi kazanmak için kaba kuvvet kullandığı gibi. Tanrı’yı doğru tanıyabilmek için en önemli rehber Kutsal Kitap’ın ta kendisidir. Ama ne yazık ki Kutsal Kitap’ı halkın diline çevirmediler. Hatta çevirenleri ölüme bile mahkûm ettiler.
“Vay halinize ey din bilginleri ve Ferisiler, ikiyüzlüler! Göklerin Egemenliği’nin kapısını insanların yüzüne kapıyorsunuz; ne kendiniz içeri giriyor, ne de girmek isteyenleri bırakıyorsunuz!” (İncil Matta 23:13,14)
“Gerçeği bileceksiniz ve gerçek sizi özgür kılacak.” (İncil Yuhanna 8;32)
Tapınak
Roma İmparatoru’nun kendisi için yaptığı saraylar gibi dini toplantılar için altınlar ve en pahalı mermerlerle kaplı kiliseler yaptılar. Hangi para ile? Komşu ülke veya sömürge altında olan bölgeden talan ettikleri ile. Bunun İsa’nın öğretişi ile ne alakası var! 1. yüzyılda Kudüs’te olan kral Herot’un yaptığı harika tapınağa hayranlıkla bakan öğrencilere İsa şöyle dedi.
“‘Bütün bunları görüyor musunuz?’ dedi. ‘Size doğrusunu söyleyeyim, burada taş üstünde taş kalmayacak, hepsi yıkılacak!’” (İncil Matta 24:1,2) .
Asıl tapınağın bina değil insanların yüreği olduğunu Kutsal Kitap söylüyor.
“Tanrı’nın tapınağı olduğunuzu, Tanrı’nın Ruh’nun sizde yaşadığını bilmiyor musunuz? Kim Tanrı’nın tapınağını yıkarsa, Tanrı da onu yıkacak. Çünkü Tanrı’nın tapınağı kutsaldır ve o tapınak sizsiniz.” (İncil 1.Korintliler3:16-17)
Önder
Roma İmparatorluğu’nun yönetim sitemi ile Katolik yönetim sistemi arasında çok benzer hiyerarşik bir yapı var. Roma İmparatorluğu’nun yönetim şekli, imparatordan başlayarak senato, genel vali ve vali şeklinde devam ettiği gibi Katolik camiada da Papa’dan başlayarak Kardinaller, başpiskopos ve piskopos gibi tam dikey hiyerarşik bir yapı var.
İman edenler için mutlaka hizmet edecek önderler olmalıdır. Fakat o önderlerin siyasi ve dinsel otoriteye sahip olması, normal imanlılardan üstünde bir sınıf oluşturması ve sonuçta o kişilerin İsa’nın öğretişine göre değil Roma’nın yaptıkları gibi halkı yanlış yönetmesi tüm Avrupa’ya karanlık orta çağı getirdi.
“Yeryüzünde kimseye ‹Baba› demeyin. Çünkü tek Babanız var, O da göksel Baba’dır.” (İncil Matta 23: 9)
“Bilirsiniz ki, ulusların önderleri sayılanlar, onlara egemen kesilir, ileri gelenleri de onlara ağırlıklarını hissettirirler. Sizin aranızda böyle olmayacak. Aranızda büyük olmak isteyen, ötekilerin hizmetkârı olsun. Aranızda birinci olmak isteyen, hepinizin kulu olsun.” (İncil Markos 10:42-44)
Farklı Din ve Mezheplere Yaptığı Zulüm
Roma İmparatorluğu çok az sayıda olan Roma vatandaşlığına sahip kişilerin menfaati için kurulmuş bir ülkedir. Bunun için vatandaşlıktan yoksun azınlık durumunda olan millet, ideolojik ve dini gruplara korkunç zulüm ve haksızlık yaptı. M.S.313 yılında Roma imparatoru tarafından kabul edildikten sonra fazla zaman geçmeden İsa’nın öğretişini benimsemeye çalışan daha doğrusu kendi menfaatleri için Tanrı’nın adını kullananlar Roma’nın yaptığı gibi azınlıklara zulmetmeye başladılar. Katolik ve Ortodoks tarih boyunca defalarca kendilerine karşı olan din, ırk, mezhep ve ideolojiye sahip insanları Tanrı adını kullanarak acımasızca katlettiler. Böylece dinler ve mezhepler arasında sonu olmayan korkunç savaşlara sebep oldu. İsa hiçbir zaman kendi düşüncesine karşı olan insana ya da din adamlarına karşı kaba kuvvet kullanmadı.
“‘Kılıç çekenlerin hepsi kılıçla ölecek’ dedi.” (İncil Matta 26:52)
“Çünkü savaşımız insanlara karşı değil, yönetimlere, hükümranlıklara, bu karanlık dünyanın güçlerine, kötülüğün göksel yerlerdeki ruhsal ordularına karşıdır.” (İncil Efesliler 6:12)
Savaşın fiziki dünyaya karşı değil karanlığın ruhsal gücüne karşı olduğunu söylemektedir.
Engizisyon Mahkemeleri
Roma imparatoru kendi sistem veya düzenine karşı gelenlere isyancı yaftasını yapıştırdı. Onları acımasızca işkence yaparak öldürdüğü gibi din ve siyasetin birleşmiş hali olan Katolik camiaya bir tehdit olarak görünen mezhep, düşünceye karşı Engizisyon mahkemeleri kurup 600 yıl boyunca sayısız imanlıları öldürerek tüm Avrupa’ya korku dolu anlar yaşattı. Onların kullandığı yargı ölçüleri ne kadar doğru idi? Acaba yargılamak için kullandığı ölçüleri kendilerine uygulasalardı nasıl olurdu?
“Başkasını yargılamayın ki, siz de yargılanmayasınız. Çünkü nasıl yargılarsanız öyle yargılanacaksınız. Hangi ölçekle verirseniz, aynı ölçekle alacaksınız.” (İncil Yuhanna 7:1-3)
İsa’nın kendisi tüm insanları yargılayabilecek hakka sahip olduğu halde yargılamak yerine onların kurtuluşu için canını feda etti. (İncili Yuhanna 8;1-11) İnsanları doğru yola getirecek olan kılıç değil, sevgidir. İsa bunu kendi hayatı ile insanlara gösterdi.