Mucizelerle Hareket Eden Rab
Merhaba ben Abdullah. Abdullah kimdir? Abdullah size kendi kurtuluş hikayesini anlatacak. Abdullah ve İsa Mesih’in tanışması. Abdullah ve hikayesi. Abdullah değişimi.
Rab İsa karanlığın en dibinden beni seçti ve özgür kıldı. Merhabalar ben Abdullah. Mardinliyim ve İstanbul’da yaşıyorum. Rab İsa’ya Muğla Dalaman’da 2017 yıllarında iman ettim. Rab İsa’ya gelmeden önce hayatım ve yaşantım çokça günah ve karanlık içindeydi. Günah içinde yüzüyordum, aile ilişkim hiç yoktu, aramızda sevgi yoktu ve çok öfkeli günahlı bir hayatla büyüdüm. Her şeyi şiddetle çözen biriydim ve kendimi çok güçlü, dokunulmaz görüyordum. Şiddetin dozu o kadar yüksekti ki anneme babama bile el kaldırdığım zamanlar dahi oluyordu ve yıllarca böyle sürdü. Bu şiddetten ötürü yaptığım işlerde vurdulu kırdılıydı çünkü ayrıyeten de silah tutkunu birisiydim. Hep belimde, aracımda bulunurdu. Nakliye işinde çalışıyordum; iki tane kamyon ve gayette güzel para kazanıyorduk. Paranın verdiği şehvet ve hırsla oradaki insanlara faizle para veriyordum ve geri alırken de yüksek faiz uyguluyordum. Anlayacağınız anlaşmamızın üzerine hep çıkar, gözyaşı üzerine saltanat kurardım; evli birisiydim ve çocuğum olmuyordu.
Hastanelere çok gidiyordum. Gitmediğim yer şehir kalmadı; çaresi yoktu. Verdiğim tahliller bunu gösteriyordu. Doktorlar bana “İmkânsız. Sende hiç canlı hücre yok, senin çocuğun olmaz” demişti. Ben de daha çok kızgın ve öfkeli oldum. Eşime olan şiddet hemen hemen her gün oluyordu. Sabahları kalktığımda, aynadan baktığımda kendimden nefret ediyordum ve aynaya yumruklardım. Evde duvarları yumruklar, kırmadık cam, priz, eşya bırakmazdım. Bu öfkenin verdiği etkiyle kimse bana yaklaşamazdı. “Aman dokunmayalım bir şey demeyelim” diyorlardı. Bende kendimi daha çok dokunulmaz ve güçlü hissetmeye başlıyordum.
Fazla uzatmayayım. Bir gün abimle çay bahçesinde sohbet ediyoruz. Abim, adı Levent olan diğer abimi aradı. “Nerdesin” dedi. O da kilisede olduğunu söyledi. Şaşırdık ilk başta, sonra dalga geçtik. “Ne yapıyorsun” orada dedik. “Geldim öyle” dedi. Bazen gidiyormuş; haberimiz yok tabi bundan. Abim telefonu kapattı “hadi kalk bizde gidelim bakalım ne ayak ne yapılıyor takılırız” dedi. “Belki şarap falan vardır içeriz” diye güldük dalga geçtik. Bende hadi “gidelim” dedim gittik ve orada tanıklığını anlatan birisi vardı. Çok dikkatimi çekmişti konuşmaları ama bir yerde konuşmasında “ben Rab’le konuşuyorum” deyince abimle birbirimize baktık. “Ne diyor bu” dedik. Allah’la nasıl konuşuyorum diyor! Mola arasında kapıya çıktık.
Direkt yanımıza geldi. Onca insanın içinde elini uzatıp bizimle tanışmak istedi; tanıştık ve bayağı sohbet ettik. Bir türlü kopamıyordum ondan; sözleri konuşmaları bağlamıştı beni ve “yarın yanıma gelin sizi davet ediyorum” dedi. Bizde hiç düşünmeden direkt “olur tamam” dedik. Sabah oldu. İşimizde var. Gitmeyecektim ama bir şekilde söz verdik gitmemiz lazım dedik ve gittik. Sohbet konusu müjdelemeydi; Rab İsa’nın gelişi, ne için geldiğiydi. Hepimiz için geldiği ve günahlarımız için çarmıha gerildiğine iman edersek günahlarımızın bağışlanacağını diyordu. Sohbette bana bir şeyler olmuştu. Akşam eve geldiğimde hep aklımdaydı. Çünkü bana “çağır O’nu, gelecektir. Konuş O’nunla. Rab İsa adıyla ne dilersen ne istersen olacaktır” demişti. Tabi bu süre içinde ben yine uzaklaştım ama abim araştırdı. Kutsal Kitap’ı eline aldı ve iman etti.
Bir süre sonra ailemin hepsi abim aracılığı iman etti ve o süre içinde İstanbul’a taşındık. Yine sıradan bir gün hastaneye gittik çocuk konusu için ve tahlil verdim yine aynı sonuçlar çıktı. Canlı hücre yok imkânsız denildi; eve geldik. Her zaman ki gibi öfkeliyim.
Küçük kardeşim “sana dua etmek istiyorum. Şifa alacaksın” dedi. Durup dururken öfkelendim. Bağırdım, “başlarım duana” deyip üstüne yürüdüm. Annem araya girdi, ayaklarımdan tutup ağladı. “Ne olursun dokunma bana vur ona vurma” dedi ve ben durdum orada. Birden geri çekildim. Balkona çıktım. Annem peşimden geldi, yalvardı “Beni ne olursun kırma gel kardeşin dua etsin sana” babamda geldi aynı şekilde yalvardı ve tamam dedim. Kardeşim uzan dedi bana yatağa uzandım ne derse yapmaya başladım. Bana bir şey yaptırmaya başladı ve elini bacaklarımın üzerine koyup İsa’nın adıyla dua etti bağıra bağıra. Avuçlarında ateş vardı, yanıyordu. Hissettim. Duadan sonra “abi sen şifa aldın” dedi bana. O kadar kendinden emin konuşuyordu ve hastaneyi aradı randevu aldı dört gün sonraya. “Yine tahlil ver abi göreceksin sonuçları” dedi. Tabi ben inanamıyorum ama yine bir ihtimal diyordum ve umut edip hastaneye gittim.
Sonra tahliller şaşırtıcı bir şekilde milyonlarca hücre çıktı. Ben şok geçirdim, inanamıyordum. Başka hastaneye gittim aynı sonuç, başka yere gittim aynı sonuç, en son babam bana “oğlum Rabbi deneme, şifa verdi sana” dedi. Tamam dedim şifa aldım ama yine iman etmedim. Yolumda devam ettim ama Rab beni bırakmadı. Bir gece eşime şiddet uyguladım. Yine eşim o gecenin sabahı karakola sığınıp kadın sığınma evine girdi. Dünyam başıma yıkıldı. Sanki kendimi boşlukta hissetmeye başladım ve bunalıma girdim. Nereye gitsem, nereye başvursam bulamıyorum. Bir hafta aradan geçti evdeyim, gece 3 gibi annem bana bir ilahi attı Whatsapp’tan açtım dinledim ve ilahinin ismini hiç unutmuyorum. “Gel Rab İsa gel taht kur yüreğimde” Birden diz çöktüm. Ağlaya ağlaya Rabbi çağırdım, tövbe ettim. Her şey bir saat kadar sürdü dua, tövbe ve yakarışım. Uyuya kaldım olduğum yerde.
Bir rüya mı desem ama başka bir şey, uyanık gibiydim. Anlatılmaz bir şey bu ve bir ses sabah 9’da eşin seni arayacak. Sabah 7’de kalktım; bir sevinç vardı bende, rüyadır deyip geçmek istiyordum ama inanmıştım o sese ve eşim aradı beni; gittim aldım onu. O zaman kendimi Rab’be tam olarak verdim, teslim ettim, iman ettim. Şimdi eşime olan sevgim, aileme olan sevgim bambaşka. Kutsal Kitap’ı elime aldığım günden beri, Rab İsa’ya iman ettiğim günden beri birçok şey değişti. Rab’be şükürler, övgüler olsun. O’nun adıyla artık ne dilersem oluyor, veriyor bana ve O’nun yolunda hizmet etmeye başladım. Yaşayan bir Tanrı’mız var. Bizimle konuşan bir Rabbimiz var. Övgü ve yücelik olsun Rab İsa’ya!