Yalnızlıktan beni kim kurtarabilir? Günahtan beni kim kurtarabilir? Ölümden beni kim kurtarabilir? beni kim kurtarabilir gerçekten?
Modern teknolojinin geldiği yer – Neredeyiz?
Yaşadığımız çağın teknolojisi o kadar çok ilerlemiş ki sanki çağlar boyunca ulaşmak istediği ütopyaya eriştiğini veya pek yakında erişeceği duygusunu vermektedir. İnsan DNA’sının tüm Genom haritasının çıkarılması veya insanların fırlattığı uzay mekiğinin güneşi sisteminin dışına kadar çıkması veya evrenin oluşumu ile ilgili ipuçlarının bulunması gibi. Ama gerçekçi olarak bakarsak tüm bu gelişmelere rağmen önceki çağa göre birçok insanın yaşam koşullarının daha da zorlaştığını görüyoruz. Teknolojin ilerlemesi ile insanlar yalnız etrafında olan insanlarla değil hayatta kalmak için görünmeyen milyonlarca insanla rekabet içinde kaldılar. Sınırsız rekabet yüzünden oluşan kaybolma korkusundan bir an olsa bile akıllı telefonu elinde bırakamayan yeni nesiller çıktı. Bilgilerin turfandasında neyin doğru veya yanlış olduğunu ayırt etme fırsatı bile alamadan tekrar tekrar bilgilerin yağmurlarına tutuluyorlar. Manevi şeylerden daha çok maddiyata dayalı yüzeysel ilişkilerden birçok insan yalnızlık içinde haykırmaktadır. Bu yalnızlığı gidermek için başlattığı ufak eğlence veya oyunların oluşturduğu bağımlılık kişiyi yaşamından koparabilecek kadar tehlikeli boyuta ulaşmış durumda. Modern insanlar nerede olursa olsun her şeyden önce Wi-Fi bağlantısını kontrol etmektedirler. Nefes almak için oksijene ihtiyaç olduğu gibi internet erişiminin olduğu yerde gerçek yaşamın olduğunu düşünür olduk.
Asıl sorun nedir?
Ama asıl sorun Wi-Fi bağlantısı değil, insanı insan yapan var olan Tanrı ile yaşadığı kopukluk yüzünden kaynaklanıyor. İnsanlar doğru olup olmadığı belli olmayan güzel görünen tezlerle önce Yaratan’ı Var olan Tanrı’yı öldürür(kendi düşüncemizle ile). Sonra sahip olduğu(içi boş) özgürlüğü yaşamaya çalışırken özgürlüğün arkasında yerine getirmesi gereken sorumluğu yerine getiremediği için ezilip yok olmaktadır. Bu yüzden dışsal olarak harika görünür ama içsel olarak sözle anlatılamayacak kadar ağır yük altında inlemektedir insan. ‘Kimse yok mu? Beni kim kurtaracak?’
Var olan Tanrı’nın Çözümü: İsa Mesih
Var olan Tanrı bu iniltilere cevap verecektir. Cevapsız bırakmaz. O bizi göklerde izleyen biri değil, bizim çektiğimiz acılara ortak olmak ve bizi kurtarmak için kurtarıcı gönderendir. Kurtarıcı Mesih bizi Tanrı’dan koparan günah yükünü kendine yükleyip çarmıhta öldü. Kendi canını bizi özgür kılmak için kefaret olarak ödedi. O’nun ölümü ile biz var olan Tanrı yani Göksel Baba ile barışabiliriz. Tekrar söylemek istediğim var olan Tanrı bize din değil gerçek yaşamı vermek istiyor.
İsa “yol gerçek yaşam benim” dedi. (İncil Yuhanna 14:6) İsa Mesih yeni bir kural, sistem veya düzeni getirmek için değil, dinin cevapsız bıraktığı nihai soruları cevaplamak için ve ne kadar uğraşsak da dolmayan kırık yüreklerimizi hayat suyu ile doldurmak için geldi.
Yaşam veren İsa Mesih
İsa Mesih 2000 yıl önce bu dünyada olduğu kısa bir sürede birçok insanı yepyeni bir hayata kavuşturdu. Örneğin Samiryeli kadın. İnsanlardan utandığı için kimsenin olmadığı çölün en sıcak saatlerinde su çekmek için kuyuya gelen kadına, içtikten sonra tekrar susayacak suyu değil sonsuza dek yüreğinden fışkıracak yaşam suyunu verdi. Pembe görünen hayatın arkasındaki karanlık pençeden paramparça olan yüreği iyileştirdi. (İncil Yuhanna 4:1-26)
Bazı insanlar var ki kendisini çok akıllı zanneder. Ama bir gün doğru olarak bildiği her şeyin bir anda yıkıldığını görür ve hayatın sıfır noktasında donup kalır. Pavlus o dönemin en iyi eğitimi almış, en tutucu Yahudi dindar mezhebinde yetişmiş biri olarak doğru olarak bildiği ilkeler için kararlı bir şekilde yürüyordu. Pavlus İsa’yı izleyenleri yok etmenin Tanrı’ya yapabileceği en önemli hizmet olarak inanıyordu. Ta ki parlak ışığın altında İsa Mesih ile baş başa kaldığı zamana kadar. İsa Mesih hayatın sonunda geri dönüş olmayacak son sahne gelmeden kendini Pavlus’a gösterip onun gözlerini açtı.(Elçilerin işleri 9:1-19)
İsa Mesih yalnız Samiryeli kadını veya Pavlus gibi eski dönemde yaşamış insanlar değil Bilgilerin turfandasında, sınırsız rekabetinden yorulan ve gerçek sevginin yokluğunda inleyen tüm modern çağdaki insanlar için bu dünyaya geldi. İsa Mesih şunu söyledi. “Ey bütün yorgunlar ve yükü ağır olanlar! Bana gelin, ben size rahat veririm. Boyunduruğumu yüklenin, benden öğrenin. Çünkü ben yumuşak huylu, alçakgönüllüyüm. Böylece canlarınız rahata kavuşur. Boyunduruğumu taşımak kolay, yüküm hafiftir.” (İncil Matta 11:28-30)
Arayın! Dua edin! Araştırın
Tereddüt içinde olabilirsiniz. Hayatını emanet edebilecek bir kişi seçmek veya karar vermek gerçekten kolay bir şey olmadığını biliyorum. O zaman parmağınızı uzatıp hemen araştırmaya başlayın. Bildiğiniz saygı gösterdiğiniz kahramanla İsa Mesih’i karşılaştırın. Doğumunu, söylediklerini, yaptıklarını, nasıl öldüğünü ve ondan sonra neler olduğunu. İsa Mesih şöyle dedi. “Dileyin, size verilecek; arayın, bulacaksınız; kapıyı çalın, size açılacaktır. Çünkü her dileyen alır, arayan bulur, kapı çalana açılır.” (İncil Matta 7: 7,8) Tanrı’ya dua edin. Gerçeğin nerede olduğunu göstersin diye. Arayın. İnternetten, kitaplardan ve tanıdıklara sorun. Ama derine inin. Çünkü bu iş çok ciddi. Özellikle meyvelerine-yapılan işlerden sonra çıkan sonuçlara- bakın. İsa Mesih dedi ki sahte ile gerçeği ancak meyvelerinden anlayabileceğimizi söyledi. Söylediklerinden değil yaptıklarına bakmamız gerekecek. Fazla zaman geçmeden anlayacaksınız ki O’nun gibi doğan yok, O’nun gibi yaşayan yok, O’nun gibi ölen yok ve O’nun gibi dirilen yok. Bu dünyada gelmiş geçmiş tüm insanların hayatında mutlaka bir kusur bulabilirsiniz. Çünkü Kutsal Kitap der ki ‘Herkes günah işledi. Tanrı’nın yüceliğinden yoksun kaldı.’ (İncil Romalılar 3:23) O’nun gibi ölen de bulamazsınız. Bazıları kendisinin iddia ettiği şeyleri sonuna kadar savunarak ölür, bazıları da hastalanarak veya bazıları da düşman tarafından öldürülür. Ama İsa Mesih’in ölümü gerçekten çok farklıdır. Düşmanlar tarafından ölürken aciz bir insan olduğu için değil, sevdiği için, düşman olarak görünen o insanları kurtarmak için kendini feda etti. Evet, biz daha çaresizken Mesih belirlenen zamanda tanrısızlar için öldü. Bir kimse doğru insan için güç ölür, ama iyi insan için belki biri ölmeyi göze alabilir. Tanrı ise bizi sevdiğini şununla kanıtlıyor: Biz daha günahkârken, Mesih bizim için öldü. (İncil Romalılar 5:6-8) İsa ölmek üzere can çekişirken kendisini ölüm cezasına çarptıran insanlara karşı şunu söyledi. “Baba, onları bağışla” dedi. “Çünkü ne yaptıklarını bilmiyorlar.” (İncil Luka 23: 34) O kendisi yaşamaktayken “Düşmanlarınızı sevin” dedi. Ve ölürken de onlar için dua etti. Çünkü O’nun düşmanı insan değil, insan soyunun üzerinde egemenlik kuran karanlığın gücüdür. O’nun gibi dirilen yok. Her kahramanın mezarı var. Mezar bulunamayanlar olabilir. Ama öldüğü belidir. Geçmiştedir. Ama tek İsa geçmişte değil gelecektedir. Bizi iki elini açıp beklemektedir. Dirilişin kanıtını bulmak kolay değil. Ama O’nun öğrencileri bunu kanıtlamak için canı pahasına mücadele ettiler. Üstelik bunun karşılığı olarak bu dünyada hiçbir şeye sahip olmadan. Yalan için kimse ölümü göze alamaz. O’nun öğrencilerinden hepsi İsa Mesih’in dirilişin tanığı olarak sonuna kadar mücadele ederek canını verdiler. Neden? Çünkü İsa Mesih geçmişte değil. Gelecektedir.
O’nu yüreğinize davet edin!
O sizi çağırıyor. O nasıl dünya tarihinin dönüm noktası olduysa sizin hayatınızın dönüm noktası olacaktır. Eğer yüreğinizi açıp O’nu yüreğinize davet ederseniz O sizinle birlik her zaman yaşayacaktır. Sizin en harika dostunuz olacaktır. Var olan Tanrı sizin Göklerdeki babanız olur, siz se O’nun çocukları olursunuz. Rab insanlar arasında ayrım yapmaz. “Rab hepsinin Rabbi’dir. Kendisini çağıranların tümüne eli açıktır. Rab’bi adıyla çağıran herkes kurtulacak.”(İncil Romalılar 10:12, 13)