Yahudilik

Hz. Musa Yahudilik dininin kurucusu değil mi?

Tevrat’ta Yahudilik dininden bahsediliyor mu?

Orta doğuda yaşayan her hangi insana ‘Yahudilik dininin kurucusu kim?’ diye sorulsa birçok kişi hiç tereddüt etmeden ‘Hz. Musa’ olarak cevap verecektir. Çünkü ilkokuldan beri din derslerinde hep o şekilde öğretildi. Kimse bu konuda şüphe bile etmez. Ama gerçekten öyle mi? Kanıtlayabilecek delil var mı? Her türlü sorunun en doğru cevabı asıl kaynak kitabındadır. Yahudilik dininin en önemli kaynak kitabı olan Tevrat’ta bununla ilgili konular geçiyor mu? Maalesef Tevrat’ın hiçbir yerinde Yahudilik dininin Hz. Musa’ya verildiğine veya Hz. Musa’nın kendisinin Yahudilik dininin kurucusu olduğuna dair her hangi bir iddia veya cümle bulunmamaktadır. Öyle ise Hz. Musa’dan sonra Tanrı’nın gönlüne uygun kişi olarak hitap edilen Hz. Davut’un Zebur kitabında Yahudilik dini ile ilgili hiçbir konu geçiyor mu? Hayır! Bir tane cümle bile geçmiyor. Yahudilik dininin Tanrı’nın sözü olarak kabul ettiği Tevrat, Zebur dâhil ‘Eski Ahit’ denilen 39 kitapçıkta bu konunun bahsi geçiyor mu? Hiçbir yerinde bir kelime dahi geçmemektedir.
Hatta ansiklopedilerden Yahudilik dininin kurucusu olarak araştırdığınızda Yahudiliğin kurucusu Hz. Musa değil, M.Ö. 5. Yüzyılda başlamış olan Yahudilik dininin mezhebinden biri olan Ferisi olduğunu görebilirsiniz.
Neden? Nasıl olur da bir dini kitabın kendi dini ile ilgili bir cümle ya da bir kelime etmez? Bunun cevabı aslında çok basit. Çünkü daha önceki yazılarımda bahsettiğim gibi Tanrı bir din kurucusu değildir. Tam tersine insanların dini kullanarak kendisine gelmelerine engel olanlara karşı çok öfkeli olduğunu söylemiştim. Birçok siyasetçi ve dindar tarih boyunca insanları Tanrı’ya yaklaştırmak yerine dini kullanarak insanların üstüne otorite kurup daha çok güç elde etmenin peşinde olduğunu Rab Tanrı çok iyi biliyor.

Yahudilik dini nasıl oluştu?

Tanrı, Hz. Musa aracılığı ile İsrailoğuları’na Tanrı’nın halkı olarak nasıl yaşamaları gerektiğini Tevrat’ta söylemişti. Ama Tanrı’nın söylediklerini yerine getirmek yerine hep karşı çıktılar. İsrailoğulları İbrahim’e vaat ettiği Kenan topraklarına girdikten belli bir süre sonra kendileri için diğer uluslar gibi kral istediler. Rab Tanrı bu isteğe karşı net bir cevap verdi: Gelecek kralın halkın oğullarını savaşa sürükleyeceklerini, kızlarını hizmetkâr olarak kullanacaklarını, topraktan çıkan ürünlerinin ondalıklarını kendisi için alacaklarını, eğer kral Tanrı’nın önünde sadık değilse halkı yanlış yola yönlendireceğini söyledi. Yine de halkın ısrarla kral istemesine karşı kurulan krallık düzeni fazla zaman geçmeden İsrailoğulları’nın yüreğini hızla Tanrı’dan uzaklaştırdı. İlk atanan kraldan başlayarak Hz. İsa gelene kadar sayısızca kez Tanrı’nın buyruğunu hor görüp itaatsizliğe ve putperestliğe yöneldiler. İsrailoğulları’nın istediği krallık, onları Tanrı’ya yaklaştırmak yerine hep uzaklaştırdı. Bunun sonucu olarak Asurlular ve Babiller gelip Kudüs’te olan surlu mabedi yerle bir edip orada olan halkın çoğunu sürgün ettiler.
Sürgün döneminden sonra Kudüs’e geri dönen Yahudiler ne kadar asıl özüne dönmek istese bile yine Rab’bin yolundan saptılar. Yahudi milliyetçiliğini ön plana çıkarıp Rab’bin kelamında olmayan birçok kuralla yeni bir dini ortaya çıkarmışlardı. Böylece Yahudilik dini M.Ö 6. Yüzyıldan M.S. 8. Yüzyıl arasına kadar ‘rabbi’ öğretmen anlamına gelen dindarlar tarafından oluşturuldu. Tarihe baktığımızda Hz. Musa’nın Sina dağında On Emir’i aldıktan yaklaşık bin yıl sonra Yahudilik dininin şekillendiğini görürüsünüz. Dolaysıyla Yahudilik dininin kurucusunun Hz. Musa olduğunu düşünmek çok büyük yanlışlıktır.

Tanrı’nın esas amacından uzaklaşan Yahudilik dininin Yahudi milliyetçiliği


Tanrı yalnız Yahudilerin Tanrı’sı mı yoksa tüm ulusların Tanrı’sı mı? Eğer birisi böyle bir soru sorarsa, birçok kişi bu şekilde soru sormak bile çok yanlış diye büyük tepki gösterecektir. Çükü Rab her ulusun Tanrı’sıdır. Ama birçok Yahudi dindar böyle düşünmüyor. Yahudi milletinin Tanrı tarafından seçildiğini, diğer uluslardan üstün olduğunu düşünürler.

Kutsal Kitap gerçekten öyle mi söylüyor?

Tanrı Hz. İbrahim’i ilk çağırdığı zaman bereketlenmesi için yalnız Yahudi milletini mi yoksa tüm ulus mu çağırdı? Tabii ki tüm uluslar içindir. Tevrat, Yaratılış 12: 2-3 ayette söyle yazıldı. ‹‹Seni büyük bir ulus yapacağım, Seni kutsayacak, sana ün kazandıracağım, Bereket kaynağı olacaksın. Seni kutsayanları kutsayacak, Seni lanetleyeni lanetleyeceğim. Yeryüzündeki bütün halklar Senin aracılığınla kutsanacak.›› Yazılmış olduğu gibi yeryüzündeki bütün ulusun bereketlenmesi için bir kanal olarak Hz. İbrahim’i kullanmak istedi. Ama İbrahim’in soyundan gelen Yahudi milleti, atalarından gelen bereket suyunu diğer milletin tarlasına akıtmasına engel olursa nasıl bir sonuç çıkar? Tanrı, tüm ulus için olan kendi tasarısının gerçekleşmesine engel olan kısmı düzeltip tüm ulusların bereketlenmesi için yol açtıracaktır.
Tanrı’nın peygamberler aracılığı ile vaat ettiği Mesih yani Kurtarıcı yalnız Yahudi halkı için mi yoksa tüm uluslar için mi geldi? İncil’in Luka bölümünde şöyle yazılmıştır. ‹‹Rab’bin Ruhu üzerimdedir. Çünkü O beni yoksullara Müjde’yi iletmek için meshetti. Tutsaklara serbest bırakılacaklarını, Körlere gözlerinin açılacağını duyurmak için, Ezilenleri özgürlüğe kavuşturmak Ve Rab ‘bin lütuf yılını ilan etmek için Beni gönderdi.›› (İncil Luka 4:18-19) Rabbin lütuf yılını ilan edecek Mesih yalnız İsrail halkının kurtuluşu için değil tüm ezilenlerin kurtuluşu için gönderildi. Ama ne yazık ki Yahudi din adamları Yahudi milliyetçiliğinin tutsağı olup Tanrı’nın tüm ulus için gönderdiği Mesih’i reddetti ve kendilerinin oluşturduğu Yahudilik dininin kalıbına uygun Mesih’i 2000 yıldan uzun süredir hala beklemektedir.

İnsanların oluşturduğu din kalıbından çıkalım!

Ne kadar üzücü bir durum! İnsanların oluşturduğu din kalıbından çıkıp esas hedefimiz olan Tanrı’nın ta kendisine doğru yolculuğa çıkalım. Hz. İsa dini kullanarak insanların Tanrı’ya gelmelerine engel olan Yahudi din önderlerine söylediklerini derin derin düşünelim.
“Vay halinize ey din bilginleri ve Ferisiler, ikiyüzlüler! Göklerin Egemenliği’nin kapısını insanların yüzüne kapıyorsunuz; ne kendiniz içeri giriyor, ne de girmek isteyenleri bırakıyorsunuz! Vay halinize ey din bilginleri ve Ferisiler, ikiyüzlüler! Bardağın ve çanağın dışını temizlersiniz, oysa bunların içi açgözlülük ve taşkınlıkla doludur. Ey kör Ferisi! Sen önce bardağın ve çanağın içini temizle ki, dıştan da temiz olsunlar. Ey Yeruşalim! Peygamberleri öldüren, kendisine gönderilenleri taşlayan Yeruşalim! Tavuğun civcivlerini kanatları altına topladığı gibi ben de kaç kez senin çocuklarını toplamak istedim, ama siz istemediniz. Bakın, eviniz ıssız bırakılacak!”
(İncil Matta 23:13, 14,25,26, 37, 38)